Şirketlerin Olmazsa Olmazı: Nakit Akış Tablosu

Türkçeye “Enron: Piyasanın Uyanıkları” adıyla çevrilen, “Smartest Guys in The Room” adındaki muhteşem belgesele konu olan Enron’un iflasını hatırlayanlar mutlaka vardır. Karmaşık iş ilişkilerinin olduğu bu şirkette bir şeylerin ters gittiğine dair işaret fişeğini Bethany McLean adında bir gazeteci “Enron çok mu yüksek fiyatlanıyor? – Is Enron Overpriced?” başlıklı yazısıyla ateşlemiştir. Aslında o tarihte McLean’in tek yaptığı şey nakit akış tablolarını dikkatlice gözden geçirmek olmuştur. Peki, dev bir ciroya sahip olan Enron’un batışı için işaret fişeği nasıl oldu da şirketin nakit yapısı üzerine yazılmış bu kısacık yazıyla ateşlendi? Bunun nedeni son dönemlerin popüler sıfatı olan “can” kelimesiyle kurduğumuz “nakit candır” cümlesidir. Nakit olmadan bir şirket nefes alamaz. Nakit akış tablosu ise onun renkli portresidir. Hem de bütün güzelliğini ve kusurlarını ortaya döken gerçekçi bir portre.

KOBİ’lerin faaliyetlerinin önemli bir kısmını nakit yönetimi oluşturur. Kısa vadeli alacakların nasıl yönetileceği, ödemelerin nasıl planlanacağı, stok alımlarının hangi miktarlarda ve ne zaman yapılacağıyla bu kapsamdaki tüm faaliyetler nakit yönetimine girer. Kurulan şirketlerin yüzde 80’inin ilk beş yılını tamamlayamadığı ülkemizde, nakdin yönetilememesi belki de iflasların nedenleri arasında ilk sıralarda gelmektedir. Peki, bir şirket yöneticisi, nakit darboğazı baş göstermeden bunun sinyallerini alamaz mı? Bunu anlamak için elbette bir takım basit analizler yapmak mümkündür. Hatta günümüz iş dünyasında bu analizleri yapmak gemiye yol vermek için artık gereklidir.

O halde neler yapabiliriz? Listenin başında elbette “Nakit Akış Tablosu” gelmektedir. Nakit akış tablosu günümüzde bir şirketin olmazsa olmaz finansal tablolarından birisidir. Doksanlarda borsaya kote bir şirketin finansal tablolarını internetten indirdiğimizde sadece bilanço ve gelir tablosunu bulurduk. Ancak geçen zaman içinde nakit akış tablosunun önemi anlaşılmış ve artık bu tablo günümüzde, bilanço ve gelir tablolarıyla birlikte verilir olmuştur. Yani bugün, nakit akış tablosuna bakmadan bilançoyu ve gelir tablosunu okumaya kalkmak yanlış değilse bile eksik bir analiz olarak görülmektedir.

Nakit akış tablosu ne anlatır?

Bir benzetim yapmak istersek, örneğin, bir sağlık sorunu yaşadığınızı ve her hafta düzenli olarak doktor kontrolüne gittiğinizi düşünelim. Bir gün bu kontrollerden birinde yanınızda bir de refakatçi götürüyor ve doktorun muayenehanesine beraber giriyorsunuz. Doktor her hafta aynı gün, aynı saatte yaptığı gibi sizi kontrol etmeye başlıyor. Tansiyonunuza bakıyor, ateşinizi ölçüyor ve bulguları dosyanıza kaydediyor. Doktor aslında sizin sağlık durumunuzun bilançosunu çıkarıyor. Yani tam da o anki durumunuzun fotoğrafını çekiyor. Ne bir gün önce, ne de bir gün sonraki, tam o an, o güne ait sizi. Sonra size dönüyor ve “Anlat bakalım nasıl geçti haftan?” diye soruyor. Siz de başlıyorsunuz anlatmaya. Haftanın ilk iki gününün iyi geçtiğinden, fakat hafta ortasından itibaren kötüleştiğinizden bahsediyorsunuz. Ardından aldığınız ilaçların etki gösterdiğini, ancak yine de toparlanmanızın iki gün aldığını anlatıyorsunuz. Yani doktorunuza son görüşmenizden bu yana geçenleri bir özet hâlinde aktarıyorsunuz. İşte bu da sizin gelir tablonuz oluyor. Doktor kendi yaptığı ölçümlere ve sizin anlattıklarınıza bakıp pekâlâ diyebilir ki; “Şimdi gayet iyisin, hafta içi yaşadığın sıkıntıyı da atlatmışa benziyorsun.” Ama doktor böyle yapmıyor ve siz muayenehaneden ayrılmaya hazırlanırken sizi gayet iyi tanıyan refakatçinize dönüp “Nasıldı sence haftası?” diye soruyor. Refakatçiniz de başlıyor anlatmaya. “Aman doktor bey, salı akşamı yemeği fazla kaçırınca çarşamba yatağa düştü. İlaçlarını almaya ilk gün özen göstermeyince ayağa kalkması üç gün sürdü.” Refakatçiniz sizin anlattığınız gelir tablonuzun ve doktorun kendi ölçümleriyle hazırladığı bilançonuzun üzerindeki perdeyi kaldırıp asıl hikâyenin biraz daha ortaya çıkmasını sağlıyor, değil mi? İşte nakit akış tablosunun yaptığı da tam olarak bu oluyor. Muhasebenin kurallarını takip ederek hazırlanmış rakamların üzerindeki perdeyi biraz aralayıp arkasına bakmak. Bunu yaparken de merkeze nakdi koyuyor.

İş dünyasından bir örnekle devam edersek; harika bir satış rakamı, tahsilat yoksa anlamsızdır. Tedarikçilerden yapılan alımların ödemeleri de ancak biraz ertelendiyse belki bir süre rahat nefes alınabilir. Fakat bu ödemelerin vadesi mutlaka gelecek ve o gün şirketinizde nakit bulunması gerekecektir. O nedenle tüm fotoğrafa nakdin penceresinden bakmak şarttır. İşte nakit akış tablosu, şirket içinde nakdin nereden nereye hareket ettiğini, onlarca faaliyet sonucunda nakdin istenilen yollarla mı yaratıldığını göstermektedir. Bir başka açıdan bakarsak kaynakların gereken yerlere mi gittiğini sorgular.

Nakit akış tablosunun bu özelliğini de bilanço ve gelir tablosundaki ilgili kalemleri üç gruba ayırarak aktaralım. İlk grup, esas faaliyetlerimiz ve bunların sonucu gerçekleşen net nakit akışı; ikinci grup, yatırımlarımız ve bunların sonucu gerçekleşen net nakit akışı ve üçüncü ve son grup ise finansal faaliyetler ve bu faaliyetler sonucu gerçekleşen net nakit akışıdır. Kasanızda bir önceki yıla göre bir değişim olabilir, fakat acaba bu değişim olması gereken kaynaklardan mı sağlanmıştır? Yani bireysel açıdan bakarsak anlamaya çalıştığımız şey şuna benzer: “Geçen hafta karşılaştığımızda nakde sıkışıktım. Şimdiyse cebimden banknot desteleri çıkıyor. Peki, bu nakdin kaynağı nedir? Bu geliri çalışarak mı elde ettim, yoksa sahip olduğum malları satarak ya da kredi kartlarına ve tüketici kredilerine yüklenerek mi?” Bizim asıl istediğimiz, doğal olarak, çalışarak (operasyonlardan) nakit yaratmaktır. Elbette kişi veya kurum sahip olduğu varlıkları (gayrimenkuller veya teçhizat) satarak da nakit yaratabilir. Bu gelir tipi, yatırım faaliyetlerinden gelen nakit sayılmaktadır. Ve elbette bankadan kredi çekilmiş de olabilir (kısa ya da uzun vadeli borç). Bu kaynak da finansal faaliyetlerden nakit yaratmak anlamına gelmektedir. Ancak ikinci ve üçüncü seçeneklerin uzun süre devam ettirilemeyeceği aşikârdır.

Sonuçta nakit akış tablonuzu önünüze koyduğunuzda esas faaliyetlerinizden nakit girişi sağladığınızı görüyorsanız doğru yoldasınız demektir. Geçici negatif durumları yönetebiliyorsanız ya da bu durumların arka planına geçerli bir neden koyabiliyorsanız (yatırım, şirket birleşmesi, borç devralmak vs.) endişelenecek bir durum yoktur. Ancak türlü nedenlerle esas faaliyetlerinizden nakit yaratamaz durumdaysanız, örneğin satış yapıyor ama tahsil edemiyorsanız, alacaklar günden güne artıyorsa veya stoklarınız gereksiz şekilde büyüyorsa, bu faaliyetlerinizden gelen nakit negatif çıkabilir. Bu durumda nakit ihtiyacını karşılamak için genelde izlenen yol, sürdürülebilirliği tartışılır şekilde, ya sahip olunan varlıkları elden çıkartmak ya da borçlanmaktır. Amaç özetle, toplam nakit akışını ilgili yıl da artıya çekmektir.

Sonuç olarak nakit akış tablosu size, işler sarpa sarmadan, hatta kasada nakit varken bu durumun sağlıklı yollarla mı yaratıldığının ve olası artışın kalıcı olup olmadığının sinyalini daha yolun başındayken veren son derece yararlı bir analiz aracıdır. Bu nedenle tüm KOBİ sahiplerinin yılda en az bir defa nakit akış tablosu hazırlamaları ve bu tabloyla öz değerlendirmelerini yapmaları gerekmektedir. Sonuçta tüm şirketlerin karşılaştığı sorunlar ilk kez karşılaşılan sorunlar değildir ve tüm akla gelen problemler için bir yerlerde geliştirilmiş bir çözüm yöntemi mutlaka mevcuttur.